2. GRUP LİDERLİĞİ TEKNİKLERİ

Güçlü liderlik, 21. yüzyılın hızlı tempolu iş dünyasında yöneticiler/denetmenler için vazgeçilmez bir beceridir. Güçlü liderlik olmadan bir yönetici/denetmen sadece işinde başarısız olmakla kalmayacak, aynı zamanda ekibini de geride tutacak ve onların tam potansiyellerine ulaşmalarına asla izin vermeyecektir. Ancak bu modülün yanıtlamaya çalıştığı en önemli soru, bir kişinin nasıl iyi bir lider olabileceği ve iyi bir lideri lider yapan şeyin ne olduğudur. Genel kaynakça, iyi bir liderin tanımlanabilecek çeşitli kriterlere ve aynı zamanda iyi bir lider oluşturabilecek çeşitli tekniklere sahip olduğu konusunda hemfikirdir. İyi bir lideri tanımlayan kriterler şunlardır: iyi bir iletişimcidirler, çalışanlarını gerçekten önemserler, işlerine tutkuyla bağlıdırlar, açık fikirlidirler, teşvik edicidirler, güçlü ilişkiler kurarlar, zehirleyici olmadan liderlik ederler ve her zaman tüm yeni bilgileri herkesin yararına kullanmaya çalışırlar.[1]

Teorik altyapı

Bir ekibin ve bir kuruluşun başarısı, bir şirketin büyümesini, ilerlemesini ve inovasyonunu yukarıya taşıma yeteneğine sahip etkili liderliğe bağlıdır. Ayrıca, tüm liderler çeşitli durumlarda kararlı bir şekilde hareket edebilmelidir. Kararlı ve yetenekli liderler olmadan, hiçbir başarılı organizasyon bugün olduğu yerde olamazdı. Eğer bir yönetici/şef iseniz, hiç şüphesiz ki personelinizin gözü iş yerinde sizin üzerinizdedir, bunun nedeni sizi eleştirmek değil, bir profesyonel olarak şirketin kültürünü ve değerlerini yansıtan özelliklerinizi tespit etmektir; bu da bir lider olarak size daha çok çalışmanız için ilham vermeli ki onlar da aynısını yapabilsinler. Bir lider başkalarına nasıl esneyeceklerini ve mükemmellik için nasıl çabalayacaklarını göstermelidir çünkü gerçek dünyada sadece ilham veren çalışkan liderler başarılı olur. Bir lider, sözleri ve eylemleri tutarlı olduğunda başkalarının takip etmek isteyeceği biri haline gelir.[2]

Kurt Lewin liderliğindeki bir grup psikoloji araştırmacısı 1939 yılında sahada yaptıkları bir deney sonucunda üç ana liderlik tekniği kategorisi belirlemiştir. Daha farklı liderlik tipleri tanımlanmış olsa da aşağıdaki kategoriler hala temel liderlik teknikleri olarak kabul edilmektedir:  Otoriter Liderlik (Otokratik), Katılımcı Liderlik (Demokratik) ve Delegatif Liderlik (Laissez-Faire). Bir iş liderinin yukarıdaki kategorilerden birini takip etmek zorunda olmadığını söylemek önemlidir, ancak ihtiyacı belirlediklerinde bunları kullanmak için özelliklerini bilmek kendi yararlarınadır.[3].

Otoriter (Otokratik) liderlik

Otokratik veya otoriter liderler neyin yapılması, ne zaman yapılması ve nasıl yapılması gerektiğine dair kesin kurallar koyarlar. Bu liderlik biçimi hem liderin otoritesine hem de takipçilerin itaatine büyük önem verir. Lider ve üyeler birbirinden net bir şekilde ayrılmıştır. Otoriter liderler grubun geri kalanına danışmadan seçim yaparlar.

Araştırmacılar otoriter liderliğin karar alma sürecindeki yaratıcılığı azalttığını keşfetmişlerdir. Lewin ayrıca otoriter bir tarzdan demokratik bir tarza geçmenin, tersine geçmekten daha zor olduğu sonucuna varmıştır. Bu tekniği kötüye kullanmak tipik olarak zorba, otoriter ve baskıcı olmak olarak görülür.

İşbirliğine dayalı karar alma için çok az zaman olduğunda veya lider grubun en bilgili üyesi olduğunda, otoriter liderlik en iyi şekilde kullanılır. Bir durum hızlı seçimler yapmayı ve hemen harekete geçmeyi gerektirdiğinde, otokratik tarz faydalı olabilir. Ancak bu tarz sıklıkla takipçileri zorba lidere karşı kışkırtır ve işlevsiz, zehirli durumlar yaratır.[4][5][6]

Katılımcı Liderlik (Demokratik)
Lewin'in araştırmasına göre, katılımcı liderlik olarak da adlandırılan demokratik liderlik genellikle en etkili liderlik türüdür. Demokratik grup liderleri yönlendirme sağlar, ancak aynı zamanda grupla etkileşime girer ve diğer katılımcılardan gelen geri bildirimleri memnuniyetle karşılar. Bu tür liderlik, çalışanların otoriter gruptakilere göre biraz daha az üretken olmalarına neden olabilir, ancak katkıları daha iyi bir kalibrede olacak ve kendilerini patronun alet çantasındaki başka bir araç değil, bir ekibin parçası olarak hissettikleri için daha iyi bir ortamda çalışacaklardır.
Katılımcı liderler, nihai karar verme yetkisini korurken grup katılımını teşvik eder. Grup üyeleri, sürece yatırım yaptıklarını hissettikleri için daha azimli ve yaratıcı olurlar. Demokratik liderler sıklıkla astlarına bir aidiyet duygusu aşılar ve bu da grubun hedeflerine bağlılığı teşvik eder.[7]

Delegatif Liderlik (Laissez-Faire)

Yetki devreden liderler karar alma sürecini grup üyelerine bırakır ve çok az yönlendirme yapar ya da hiç yapmaz. Bu yaklaşım son derece yetkin profesyonellerle çalışırken faydalı olabilse de, sıklıkla yetersiz tanımlanmış sorumluluklar ve güdü eksikliği ile sonuçlanır.

Lewin, üç grup arasında, laissez-faire liderlik olarak da adlandırılan delegatif liderlik tarzını kullanan liderlerin en az etkili olduğunu keşfetmiştir. Bu liderlik tarzının astları en az üretken, daha az işbirlikçi, lidere daha fazla beklenti yükleyen ve kendi başlarına çalışamayan kişilerdir.

Lewin, gevşek liderliğe sahip grupların genellikle yönlendirmeden yoksun olduğunu ve kendi eylemleri için sorumluluk almayı reddeden, daha az ilerleme kaydeden ve daha az iş üreten bireylere sahip olduğunu gözlemlemiştir.[8]

Last modified: Sunday, 24 September 2023, 10:24 PM